6.13.2013

İran'daki seçim ve hassas dengeler

Yarın 24 Haziran 2013 tarihinde İran’da halk 11’ci cumhurbaşkanını seçmek için oylarını sandığa atacaklardır. İran ana yasasına istinaden bu ülkede seçimin bir anlamı yoktur. Ana yasanın 110’cu maddesinde, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in tüm yetkilere sahip olduğu vurgulanmaktadır.

İran ana yasasına göre Ali Hamaney, cumhurbaşkanını görevinden alma yetkisine sahiptir. Orta çağda olduğu gibi İran bir dini totalitarizm özelliyi olan devlet tarafından idare edilmektedir. Tüm devlet kurumları, Hamaney’in emri ile harekete geçer ve her bir kurum veya vatandaş Hamaney’in emrine uymak zorundadırlar. Buna karşı gelenler ise dini liderin güvenlik güçleri tarafından özellikle Devrim Muhafızları ve SAVAMA (İran İstihbarat Teşkilatı) tarafından ağır işkencelere, baskılara maruz kala bilir ve ağır cezalara çaptırıla bilir.
İran ana yasa konseyi‘nin görevi seçimleri kontrol etmektir. Anayasanın 99’cu maddesine göre anayasa konseyi İran’da tüm seçimleri gözden geçirir ve seçimlerde adayların selahiyetini belirlemesi bu konseyin üzerine düşmektedir. Konsey 12 üyeden ibarettir, üyelerin 6’sı Hamaney tarafından ve diğerleri ise Hamaney’in otoritesi altında olan yüksek yargı sistemi başkanı tarafından parlamentoya sunulur ve milletvekilleri oyu ile seçilir. Sonuçta bu konsey de Hamaney’in emrini ve isteklerini yerine getirmek zorundadır.
 11’ci dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İran içişleri bakanlığının verdiyi istatistiğe göre 686 kişi aday olmuş ve bunların içinden sadece 8 adaya seçilme hakkı verilmiştir. Hamaney ile fikri farklılıkları olan adaylar, kadınlar, diğer etnik guruplar, milletler ve dini azınlıklara mensup olan adaylara seçilme hakkı verilmemiştir. İran anayasasının 115’ci maddesinde sadece erkeklerin cumhurbaşkanlığa aday olma hakkı verilmiş ve ülke nüfusunun yüzde 50’den fazlasını oluşturan kadınlara bu hak anayasada tanımlanmamıştır. Seçimlerde adaylığı onaylanan 8 kişinin hepsi erkek, mezhep bakımdan Şiâ ve Fars etnikli şahıslardır. Göründüğü gibi İran devleti ülke çoğunluğuna seçilme hakkı tanımıyor ve seçimde rekabet sadece devletin atadığı adaylar arasında olacağı söz konusudur.
İran’da birçok halkın seçilme hakkı olmadığından dolayı ve hâkimiyet organlarının bu meseleye ideolojik yaklaşımı bu ülkede seçimlerin bir anlamı taşımadığını göstermektedir. Seçim adı ,sadece İran devletinin ülke içinde kendi vatandaşlarına karşı uyguladığı insan hakları ihlaline bir maska olarak kullanılmaktadır ve bu yolla İran devleti insanların haklarının ihlal edilmesini gizlemeğe çalışmaktadır.    
İran’da cumhurbaşkanı kim olursa olsun, ne düşünceyi taşırsa taşırsın önemli değil sadece devletin dini lideri Ali Hamaney’in istekleri doğrultusunda hareket etmesi ve ülke politikasını o yönde yöneltmesi önemlidir. Hamaney’in düşüncesinde iç politikada vatandaşların haklarının ihlali ve toplumda İslam şeriatının irticai ve gerici talimatlarının uygulanması ve kendisi ile muhalefete kalkan ve onu eleştiren insanları, gazetecileri ve aydınları ezmek ve onlara kendilerini savunma hakkı vermeksizin ağır cezalara çaptırmak ve ülkeni komplo teorisine dayanarak idare etmek, önem taşımaktadır. Dış politikasında ise ABD ve İsrail ile açık şekilde düşmanlığı yürütmek ve dünya çapında İslam devriminin değerlerini ihraç etmek, nüve programını, nüve silahının üretilmesine kader davam ettirmek ve komşu ülkelerle özellikle Türkiye, Azerbaycan ve Arap ülkeleri ile yüzde dostluk ve arka planda düşmanlık  ve bu ülkelerin içinde yerleşen anarşist ve terörist guruplara maddi destek vererek onları güçsüzlüğe doğru sürüklemek yer almaktadır. Böyle bir özelliğe sahip olan ve dini liderle aynı düşüncede olan ve onun söylediklerine boyun eğen cumhurbaşkanı Hamaney tarafından beğenilmektedir
Bu seçimde Hamaney ve onun güvenlik güçleri özelikle İran istihbarat teşkilatı’’ SAVAMA’’  ve devrim muhafızları ordusu daha önceden reformist adayın cumhurbaşkanlığına seçilmesini istemiyorlar. Bu güçlere göre İran devletinin diktatör liderinin bir oyu İran’da yaşayan tüm vatandaşların oyundan daha önemlidir. Bu yüzden tüm güvenlik güçleri seçimlerde sahtekârlık yönünde seferber olmuştur. Devrim muhafızları komutanlarının ve SAVAMA yetkililerinin düşüncesi, her ne olursa olsun Hamaney’in beğendiği aday seçilmelidir, bununda 5 ilkeci (fundamentalist) adaydan biri olduğunu düşünmekteyim. Yarın Hamaney’in bir oyu seçim sonucunu ve hangi adayın cumhurbaşkanlığı kürsüsünde oturacağını belirleyecektir.